Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

DÜNYANIN EN ÖLÜMCÜL 6 VİRÜSÜ

VİRÜS

Tehlikeli ve ölümcül virüsler insan ırkını var olduğumuz sürece etkiliyor, ancak dünya büyümeye ve gelişmeye devam ederken, giderek daha fazla virüs ve hastalık yaşanıyor. Zika virüsü muhtemelen bizi etkileyen en yeni salgınlardan biridir ve bu sivrisinek sokmasıyla yayılır ve hamile kadınları ve bebeklerini ciddi şekilde etkiler.

Tıbbi araştırmaların ilerlemesi ve aşıların ve tedavilerin geliştirilmesi sayesinde, bu virüslerin çoğunu, Polio, Kızamık ve Çiçek gibi etkili şekilde önlenebilir, iyileştirilebilir veya yönetilebilir.

Bununla birlikte, modern dünyada bile, karmaşık bilimsel ve tıbbi teknolojinin bize ulaşması durumunda, bizi test etmeye devam eden bazı virüsler hala var. Clinell Direct, bilim adamlarının ve doktorların son buldurmaya çabaladığı  en ölümcül 6 virüs hakkında ayrıntılı bilgi sizler için hazırladılar.



6. Marburg Virüsü

Almanya'da görülmeye başlanan virüs ile 1.377 kişi hayatını kaybetmiştir. Bilim insanları aşı tedavisinin olmadığını söylemektedirler. Virüse yakalanan kişinin ölme olasılığı %24  ile %88 dir.

5. Ebola

Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyetinde ortaya çıkmış ve 11.315 kişinin hayatını almıştır. Aşı tedavisinin şuan için olmadığını fakat yakın zamanda aşı tedavisinin olacağını söylemişlerdir.

4. Kuduz Hastalığı (Rabies)

En çok Asya ile Afrika da görülmekle birlikte tüm dünyada rastlanır. Geç kalınmadığı takdirde tedavisi yapılabilmektedir. 26 - 55 bin kişi yılda hayatını kaybetmektedir.

3. H.I.V

En çok Batı Afrika da görülmekle birlikte ve tüm dünyada rastlanır. 34 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. Hastalığa yakalana kişi ömür boyu tedavi görmezse hayatını kaybeder.

2. Çiçek Hastalığı (Smallpox)

İlk olarak erken uygarlık olan Hindistan ve Mısır da görülmüştür. Bu zamana kadar 300- 500 milyon kişi hayatını kaybetmiştir. İlk başlarda tedavisi yokken sonraları çiçek aşısı geliştirilmiştir.

1. Grip (Influenza)

Antik Yunanistan da ortaya çıkmıştır. Dünya çapında yılda 500.000 kişi hayatını kaybetmektedir.

KONTAKT LENS HAKKINDA İLGİNÇ BİLGİLER

KONTAKT LENS
Görsel bir yardım olarak bir kontakt lens fikri, ilk olarak 1508'de fikir halkası hakkında bilgi sahibi olmaya başlandı. Bu zamanların çoğunda devrimci ve ileriye dönük düşünülmüş fikirlerin olduğu gibi, Leonardo Da Vinci'ye ait bir icat fikriydi. Da Vinci, başlığı bir kaseye suya batırarak veya gözün üzerinde bir miktar su dolu cam yarı küre giyerek görme korneasını doğrudan değiştiren bir yöntem anlattı. Bununla birlikte, Da Vinci'nin diğer icatlarının (örneğin helikopter) birçoğu gibi, yaşadığı yaştan dolayı ne yazık ki kontakt lensi pratiğe dökemedi.

Fransız düşünür René Descartes, 1636'daki çizginin ötesinde, sıvı ile dolu bir cam tüpün korneaya doğrudan temas ettirilmesi fikrini ileri sürdü. Bu tüpün çıkıntılı ucu camdan oluşacak ve görmeyi düzeltmek için şekillendirilecekti. Bu, aynı derecede pratik olmadığı kanıtlanmıştı, üniform ve boyutları kullanıcının göz kapağının açılıp kapanmasını engelledi. Alman cam üfleyici F.E. Muller'in hem gözlemlenen hem de tolere edilebilen ilk göz kapağını üreterek 1887'de Almanya'ya geçti. Bir yıl sonra, 1888'de, Alman oftalmolog Adolf Fick - Muller'ın bulgularından çalışarak - ilk kontakt lensini üfleme camından imal etti ve taktı. Rahatsız olmasına ve sadece  birkaç saat boyunca giyilebilmesine rağmen, bu kontak mercek teknolojisinde gerçek bir kırılma anı oldu. 1949'da ilk kornea kontakt lensi geliştirildi ve kısa bir zamanda popüler hale geldi ve 1960'larda kitlesel bir nesne haline geldi.


Günümüzdeki kontakt lens, gözün açık dış yüzeyi olan kullanıcının korneasına dayanıyor. Objektif öncelikle göz önünü kaplayan gözyaşı filmine yapışkan olarak tutturulurken, ikincil olarak da göz kapaklarının açılıp kapanmasından kaynaklanan basınç ile tutunur. Kullanıcı gözleri açılıp kapanırken, göz kapağı mercek yüzeyinde kayar, böylece hafifçe hareket ettirilir. Bu hareket, kullanıcının gözyaşlarına kornea için gerekli yağlamayı sağlar ve ayrıca kornea ile kontakt lens arasındaki herhangi bir pisliğin temizlenmesine yardımcı olur.


Kontakt lenslerin iki ana işlevi vardır: tıbbi kullanımlar ve estetik kullanımlar. Bununla birlikte, kontakt lenslerin hafif ve bazen ciddileşen optik komplikasyonları nedeniyle her türlü kontakt lens medikal cihazlar olarak sınıflandırılır.


Tıbbi açıdan bakıldığında kontakt lensler genellikle miyopi, hipermetropi, astigmatizm ve okuma problemleri gibi görme bozukluklarını düzeltmek için kullanılır. Bu koşullar ışığın retinaya düzgün şekilde odaklanmaması, görüşün bulanık olmasına veya bozulmasına neden olur. Korneanın üzerine yerleştirildiğinde kontakt lensin, ışığı yakalamak için göz için başlangıç ​​optik elemanı olarak işlev görür. Bu optikler, ışığı doğru bir şekilde odaklamak için gözün optik ile birleşerek temiz görme sağlar.


Bir kişinin gözlerinin görünümünü önemli ölçüde değiştirmek için kontakt lenslerin kullanılma biçimi nedeniyle, Film ve TV endüstrisinde geniş bir kullanım görüyorlar. Kontakt lenslerin filmlerdeki en dikkate değer kullanımlarından bazıları, 28 Days / Weeks Later'da Rage Virüs kurbanlarının kan kırmızısı gözleri. Kontakt lensler ayrıca Star Wars film destanlarında olduğu kadar Riddick filmlerinde de (Pitch Black, Chronicles of Riddick) yaygın şekilde kullanılıyordu. Ayrıca Avatar'ın farklı renkli göz karakterlerini vermek için kullanılıyorlardı.


Gelecekteki olası kontakt lenslerin kullanımı, biyonik kontakt lensler, yani Google Glasses'tan farklı olmayan bir konseptedir. Bu özel kontakt lens türü şu an geliştirme aşamasındadır ve Seattle, Amerika'da prototip olarak izlenmektedir. Objektifin kendisi, biyolojik olarak güvenli olan organik maddelerden oluşuyor ve yalnızca birkaç nanometre kalınlığında metal tabakasından yapılmış elektronik devreler içeriyor. Şu anda cihaz, ham kablosuz pilinin sadece birkaç santimetresinde çalışabiliyor ve yalnızca tek pikselli bir ekrana sahip. Bununla birlikte bu, Da Vinci'nin başlangıçtaki fikrini potansiyel olarak alıp kitlesel medyanın geleceğine sürükleyebilecek kontakt lens teknolojisi için sadece bir basamaktır. Kim bilir, on yıl sonra (muhtemelen teknolojinin bu günlerde ne kadar hızlı hareket ettiği göz önüne alındığında), biz de kendi Biyonik kontakt lenslerimizle  Site'yi okuyabiliriz!

VÜCUDUMUZ HAKKINDA 10 İLGİNÇ BİLGİ

1. Beynimizin depolama kapasitesi ne kadardır?
  Northwestern Üniversitesi’den psikolog Paul Reber “İnsan beyninde yaklaşık 100 milyar nöron bulunuyor. Bu nöronların her biri ortalama 1000 bağlantı kuruyor ve bu da yaklaşık 1000 potansiyel sinaps anlamına geliyor. Verilerin depolandığı bu sinapsların toplam sayısına baktığımızda 100 trilyon veri noktasına yani kusursuz işlenen bu bağlantılar beyinde 100 TB’lık bir depolama alanına ulaştırıyor.”
Beynin Depolama Kapasitesi

2. Vücudumuzun dayanabileceği en yüksek ateş kaç derecedir?

   Prof. Ahmet Karadeniz “Ateşin yükselmesi vücudun doğal bir savunma yöntemi. Genel olarak vücudun ısısının yükselmesiyle birlikte bakterilerin optimum yaşama ısıları değişir. İstedikleri ısıyı bulamadıkları için de ölürler. Ama ateş 42 dereceyi bulduğu zaman insanın kendi vücut proteinleri de yumurta akının katılaşması gibi bozulmaya başlar.”
Vücut Isısı

3. Kulaklarımızın erişebileceği en hassas ses düzeyi kaçtır?

   İnsan kulağı 20 Hertz (R&B konserindeki bas gitar) ile 20 000 Hertz (sivrisinek vızıltısı) arasındaki sesleri duyabildiği düşünülüyordu. Fakat su altındaki dalgıçların işitme testlerini yapan bir araştırmacı dalgıçların 100 000 Hertz’e kadar ki frekansları algılayabildiğini gördü. Araştırmacıya göre ses, kafa kemikleri üzerinden titreşim halinde direk beyne ulaşıyor.
Kulak Ses Limiti

4. Sadece su içerek kaç gün aç kalınabilir?

   Vücut ağırlığınızın yüzde 30’unu kaybedin, her an ölebilirsiniz, ama açlıktan önce olasılıkla bir hastalık yüzünden. Dünyada doktorlar bir insanın aç kalarak ama su içerek 56 güne kadar yaşayabildikleri konusunda hem fikir. Vücudumuzdaki yağ miktarı, metabolizma hızı, hava sıcaklığı ve kararlılık bu sürede en belirleyici etkenler.
Su içerek Tok Kalma

5. Koşarak ulaşabileceğimiz en yüksek hız ne kadardır?

   Kısa mesafe koşucusu Usain Bolt 2008′deki olimpiyatta 100 metreyi 9.58 saniyede koşunca ‘Bir insanın ulaşabileceği en yüksek hız bu mudur?’ sorunu merak eden araştırmacılar elde ettiği sonuçlar çerçevesinde bir gün birinin 100 metreyi 9.48 saniyede koşabileceği sonucuna ulaştılar.
Hızlı Koşmak

6. En yüksek kan kaybı sınırı yüzdesi nedir?

   Kanınızın yüzde 30’u akıp gitse de yaşarsınız. Yüzde 40’a ulaşırsa acil kan nakline ihtiyacınız olur.
Kan Kaybı

7. Alabileceğimiz en yüksek kilo ne kadardır?

   Obezite merkezinde doktor olan Gregg Kai Nishi ” Normal bir insan 5G kuvvete dayanabilir sonraki kuvvetlerde bayılır. Bu da 350 kg ağırlığında olmaya denktir. Bunun üstüne çıkan insanlar genelde yaşamıyor.” Gelmiş geçmiş en kilolu insan olarak kayıtlara geçen Jon Brower Minnoch yaşayıpta 635 kiloya çıktığını görmüş tek insan. 1983 yılında 42 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
En Kilolu İnsan

8. Su içmeden kaç gün yaşayabiliriz?

   Bir çok kaynakta “Avustralyalı bir genç 1 Nisan 1979 da tutuklanmış, hücreye konulmuş ve 18 gün orada unutulmuş. Bulunduğunda susuzluk ve açlıktan ölmek üzereymiş.” bilgisi mevcut. İngilizce kaynaklara baktığımızda gencin susuzluğunu gidermek için duvardaki fayanslarda biriken nemi yalayarak hayatta kalmayı başardığı söz konusu.Günde kaybettiğiniz yaklaşık bir litre suyu yerine koymazsanız, bir haftadan fazla dayanamazsınız.
Susuzluğa Kaç Gün Dayanabiliriz

9. Oksijen desteği olmadan çıkabileceğimiz en fazla yükseklik ne kadardır?

   Dünyanın en yüksek dağı olan 8.848 metrelik Everest’in zirvesine tırmanma denemeleri bir çok kez haberlere konu olmuş ve bu başarıya ulaşanların geneli oksijen desteği alarak amaçlarına ulaşmıştır. 1981′de 14 bilim adamı oksijen desteği olmadan Everest’e tırmanmaya çalıştı. Ama içlerinden sadece ikisi zirveye ulaşma başarısı gösterdi. Vardıkları sonuç bir insanın irtifa toleransı Everest’in yüksekliğinden sadece biraz fazla.
Everest Dağı

10. Gözlerimiz ayırt edebildiği en fazla renk sayısı kaçtır?

   Ortalama bir insan gözü yaklaşık 900 bin rengi ayırt edebiliyor. Tetrakromat denen ve insanoğlunun son bin yıldaki en büyük evrim aşaması olarak gösterilen özelliği (tetrakromasi) sahibi insanlar, dört renk tayfında yani normal bir insandan daha fazla renk görüyorlar. Bunun sebebi de gözde normal insanda üç olan yerine dört tane yüksek duyarlıklı ışık alıcısı hücre tipi bulunması. Şimdiye kadar iki veya üç kişi potansiyel tetrakromatlar olarak tanımlandı. Eğer üç daireyi de aynı renkten noktalarla dolu görüyorsanız normalsiniz. Farklı bir şey (örneğin her dairenin içinde farklı renklerde harfler) görüyorsanız tetrakromat olabilirsiniz.

ARILAR HAKKINDA 20 İLGİNÇ BİLGİ

1. 16.000 arı türü vardır. Bunların çoğu küme halinde yaşamayan arılardır. Yalnızca yüzde beş kadarı grup halinde yaşar. En sık rastlanan sosyal arı türü bal arısıdır. 80,000 kadar arı tek bir kovanda koloni olarak yaşayabilir.
2. Erkek bal arıları, yalnızca kraliçe arıyla çiftleşebilmek için yaşar. Kovanda yemek azlığı varsa bu işçi arılar dışarı çıkmak zorunda kalırlar.
3. Erkek bal arıları çiftleştiğinde gövdelerinin alt kısmı zarar gördüğünden ölürler. Çiftleşme çiftleşme organlarının düşmesine sebep olur ve bu organ kraliçe arıda sıkışıp kalır.
4. Kraliçe arı çiftleşmeye devam eder. Pek çok farklı arıdan 70 milyon sperm toplayana kadar bu böyle sürer.
5. 1660′ ların sonuna kadar kraliçe arının aslında ‘kral’ olduğu zannediliyordu. Hollandalı bilim adamı Jan Swammerdam kovanın büyük arısını parçalarına ayırıp incelediğinde yumurtalıklarını keşfetti.
Jan Swammerdam

6. Avustralyalı araştırmacılar, bal arılarının insan yüzlerini ayırt edebildiğini keşfetti. Böceklere siyah-beyaz resimler gösterildi ve verdikleri doğru yanıtlar için ödüller sunuldu.
7. Gizli Böcek Sensörü Projesi’nde Los Alamos bilim adamları, arıları patlayıcıları tanımlayabilmesi konusunda eğitti.
8. ‘Balayı’ kelimesi eski bir Kuzey Avrupa geleneğinden türemiştir. Bu geleneğe göre yeni evlenenler bir ay boyunca mayalı baldan yapılmış bal likörü içiyorlardı.
9. İngilizce’de mükemmel insan anlamına gelen ‘bee’s knees’ terimi, Amerikalı çizgi film ustası Tad Dorgan tarafından ortaya çıkarılmış.
10. Birinci Dünya Savaşı sırasında bal askerlerin yaralarını iyileştirmek için kullanılıyordu. Çünkü bal nemi emiyor ve böylece de değerli bir iyileştirme aracı haine geliyor.
11. Bal yapısı gereği bozulmaz.
12. Yaban arıları zaman aralıklarını tahmin edebilir. Araştırmacılar bu böceklerin dillerini aynı anda uzattıklarını tespit etti. Bu özellikleri sayesinde nektar avları hep daha kolay geçiyor.
13. Kuzey Myanmar’da bir madende amber içinde bulunan melittosphex burmensis cinsi arı, bilinen en eski arı. Bu tür tam 100 milyon yıl önce yaşamış.
14. Bezelye bitkisiyle genetik yasalarının önünü açan Avusturyalı keşiş Gregor Mendel, melez arılar yetiştirdi. Ancak bu arılar öyle korkunçtu ki hepsini öldürmek zorunda kaldı.
15. Bir arı yaklaştığında duyduğunuz ‘bız’ sesi, dakikada 11,400 kez çırptıkları kanatlarının sesi. Arılar saatte en az 15 millik hızla gider.
Arı Uçması

16. Yeni doğan bir kraliçe arı, o kovandaki doğmuş ya da doğacak tüm diğer kraliçe arıları öldürür.
17. 1943 senesinde Avusturyalı zoolog Karl von Frisch, arıların çalışan diğer arıları harekete geçirmek için yaptıkları dans üzerine yazdığı çalışmasını yayınladı. Buna göre daire şeklindeki dans yemeğin yakında olduğunu, sallanarak yapılan dans ise uzakta olduğunu gösteriyor.
18. İşçi arılar güdümlü rollere sahiptir. Buna, ölen kardeşlerini kovandan çıkaran cenaze kaldırıcılığı da dahildir.
19. Nisan 1984′te özel fakat sınırlayıcı bir kutuya alınan 3,300 arı, uzaya gönderildi. Sıfır yer çekimine alışan arılar neredeyse çok düzgün bir bal peteği oluşturabildi. Ancak tuvalete gitmiyorlardı. Arılar yalnızca kovanın dışına dışkılarını bıraktıkları için yedi gün boyunca hiç dışkı bırakmadılar. NASA sözcüsü, uzay kovanının son derece temiz olduğunu ifade etti.
20. Eski bir inanışa göre evinize giren bir arı, gelmekte olan misafire işaret eder. O arıyı öldürürseniz hoş bir misafirle karşılaşmazsınız. 

EN İYİ KİLO VERDİREN 10 MEYVE

   Bazı insanlar kilolarından şikayetçidir. Kimileri zayıflamak için spor yapar kimisi diyetlerle zayıflamaya çalışır. Bunlardan farklı olarak kilo vermenize yardımcı olmak için sizlere  meyve önereceğim. Bu meyveler sulu ve lifli olduğundan sizlere tokluk hissi vererek yemekle aranıza bir çizgi koymanıza yardımcı olacaktır. Sizler için hazırladığım 10 adet meyveyi aşağıda sunuyorum.

1. Karpuz
  • Bol sulu olan, içerisinde C vitamini bakımından da zengin olan karpuz, kalori bakımından da oldukça düşüktür. Ayrıca yağ birikmesini düşürür kas ağrılarının oluşumunu azaltır.
karpuz


2. Elma
  • İçerdiği bitkisel enzimler ve vitaminler ile yağları yakarak metabolizmayı hızlandırır. Bu nedenle yemekten önce elma yenmesi vücut içine emilen yağları sınırlandırır. Ayrıca lif bakımından da yüksek bir meyvedir.
Elma

3. Çilek
  • Çilek leptin ve adiponektin hormonlarının üretimini sağlar. Bu iki hormon sayesinde yağları yakarak kilo kaybına neden olur. Düşük kalori ve besin dolu olan çilek tokluk hissi verir.
Çilek

4. Hindistan Cevizi
  • Hindistan Cevizinin yağı insan vücudundaki yağlanmayı azaltarak, Metabolizmayı hızlandırarak, sindirim sistemini kolaylaştırır ayrıca mide toksinlerinin dışarı atılmasını sağlar. 
Hindistan Cevizi

5. Kavun
  • Lif bakımından oldukça yüksek olan Kavunda, düşük kalori ve düşük şeker bulunur. Vücutta biriken yağları yakarak düzenli metabolizmaya sokar.
Kavun

6. Nar
  • Antioksidanlar bakımından zengin olan Nar da Lipoprotein olarak bilinen kötü kolesterolün depolanmasını azaltır. Ayrıca araştırmalarda Nar'ın iştahı azalttığını bu sayede az gıda tüketimine yol açtığını göstermiştir.
Nar

7. Yaban Mersini
  • Lif bakımından zengin ve yüksek antioksidan seviyesi olan bir meyvedir. Teksas Kadın Üniversitesinin bir araştırmasına göre Yaban Mersin'in yağ hücreleriyle savaşarak kilo kaybına neden olduğu ortaya çıkmıştır.
Yaban Mersini

8. Portakal
  • Bol sulu ve kalorisi düşük, lif bakımından da oldukça fazla olan Portakal'ın, Tiamin ve Folik asit açısından oldukça zengindir. Bu yüzden metabolizmayı güçlendirici özelliği vardır.
Portakal

9. Kayısı
  • Suyu emerek midede tokluk hissi yaratır. Ayrıca Kayısı vücuttan toksin atmamızı sağlayarak bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
Kayısı

10. Armut
  • Sindirimi kolaylaştırıp temizleyerek iyi şekilde çalışmasını sağlar. Ayrıca kabızlığı önler, iştahı azaltır.
Armut

İNSAN VÜCUDUNUN 15 MİKROSKOBİK GÖRÜNTÜLERİ

   Havada, karada, suda, toprak altında, hayvanlarda, bitkilerde ve insan vücudunda  yaşayan bu canlılar, görülmesi oldukça küçük olduğundan ancak mikroskop ile görünürler. Mikroskobik canlıların zararlısı olabildiği gibi faydalı olanı da vardır. 

1. Meme Kanseri Hücreleri

kanser hücresi

2. Parmak İzi

Parmak İzi


3. Tırnak Yatağı

Tırnak Yatağı


4. İnsan Gözü

İnsan Gözü


5. Göz Kirpikleri

Göz Kirpikleri


6. Dil

yakınçekim Dil


7. Akciğer

yakından akciğer


8. Akciğer Kanser Hücreleri

Akciğer Kanser Hücresi


9. İnsan Embriyosu

İnsan Embriyosu


10. Beyin Hücreleri

Beyin Hücresi


11. Yanık Deri Hücresi

Yanık Deri Hücresi


12. Testislerdeki Spermler

testis


13. Saç

yakından Saç


14. İnce Bağırsak

yakından İnce Bağırsak


15. Ter

Ter görüntüsü